ABD’nin eski İsrail Büyükelçisi David Friedman, işgal altındaki Batı Şeria’nın ilhakının yalnızca askıya alındığında, iptal edilmediğinde ısrar ettiğinde, İbrahim Anlaşmaları’nın Filistinlilere fayda sağlayacak yeni bir sayfa açacağına çokça vurgu yapıldı. Yaklaşan ilhaktan sapma, uluslararası topluluğa, daha önceki statükonun geçerliliğini koruduğu iddiasıyla iki devletli retorik diplomasisini yeniden ateşleme fırsatı verdi.
Friedman 2020’de “Egemenlik hareketinden çok barışa öncelik verdik, ancak bu masanın dışında değil, her fırsatta barış verene kadar ertelenecek bir şey” dedi. Filistinlileri, kendilerini olumsuz etkileyen siyasi anlaşmalardan daha da uzaklaştıracaktır. Uluslararası toplumun iki devletli uzlaşmayı yeniden teşvik etmenin bir yolu olarak İbrahim Anlaşmalarını kabul etmesiyle İsrail, bir sonraki adım ne zaman olursa olsun cezasız kalacağını biliyordu.
OKUMAN: Eski ABD elçisi: İsrail ve Filistin arasında barış anlaşması şansı yok
Benjamin Netanyahu kısa süre sonra İsrail siyaset sahnesine Başbakan olarak geri dönerken, ilhak üzerindeki duraksama sona doğru ilerliyor gibi görünüyor. Yeni hükümetin politikası, kolonyal çerçeveye uygun olarak İsrail, Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria arasında hiçbir ayrım yapmamaktır. Politika bildirisinde kısmen “Yahudi halkının İsrail Toprağı’nın tüm bölgeleri üzerinde münhasır ve tartışılmaz bir hakkı vardır” ifadesi yer alıyor. Bu ayrımın yokluğuyla, yeni gelen hükümet, “birleşik bir Kudüs’ü koruma ve geliştirme” bahanesiyle işgal altındaki Batı Şeria’nın C Bölgesini “geliştirme” ve İsrail’in Kudüs’teki sömürgeci işgalini güçlendirme sözü verdi.
Koalisyon anlaşması ayrıca “İsrail ulusunun İsrail Toprakları üzerinde doğal bir hakkı olduğunu” belirtir. Belge, İsrail’in sömürge tarihini ortadan kaldıran böylesine kapsamlı bir ifadeyle, “Bu hakka olan inancın ışığında, başbakanın Yahudiye ve Samiriye’ye egemenliğin uygulanacağı politikalar formüle edeceğini ve teşvik edeceğini” taahhüt ediyor.
ABD zaten İsrail yerleşimlerinin genişlemesine karşı uyarıda bulunsa da, bu uyarı ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in, Filistinlilerin sömürgeci bir gerçeklik içinde nasıl eşit haklara sahip olabileceklerini hiçbir zaman açıklamamasına rağmen, İsrailliler ve Filistinlilerin eşit haklara sahip olması gerektiği şeklindeki olağan retoriğine bir selam niteliğindedir. İki devletli diplomasi açısından, ilhak konusunda İsrail’in lehine olan ABD’nin veya uluslararası toplumun yapacağı veya yapabileceği hiçbir şey yoktur. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, uluslararası toplumun Filistinlilere B Planı’na izin vermeyeceği gerçeğini yansıtacak şekilde değiştirilmesi gereken bir B Planı olmadığını sürekli olarak hatırlattığı için, yerleşim alanlarının genişletilmesi yeni hükümete kadar normalleştirilmeye devam edilecek veya başka herhangi bir İsrail hükümeti, ilhak yoluyla yerleşim genişlemesini resmileştirmenin, ne kadar hafif olursa olsun, herhangi bir diplomatik yansımaya neden olmayacağına karar verir.
OKUMAN: Filistin, Netanyahu’nun özerklik teklifini reddetti
Netanyahu’nun işgal altındaki Batı Şeria’yı ilhak etme vaadi, İsrail’in ulusal ve uluslararası çıkarlarını tehlikeye atmayacak bir zamanlamaya dayanıyor. Netanyahu, İsrail’in ihlallerinin normalleştirilmesi ilhakın resmileştirilmesine kadar uzanana kadar, kademeli değişikliklere bakacaktır.
Bu yazıda ifade edilen görüşler yazara aittir ve Middle East Monitor’ün yayın politikasını yansıtmayabilir.
KategorilerMakaleAsya ve AmerikaBloglar – PolitikaİsrailOrta DoğuFikirFilistinABD
Yukarıdaki makalede aksi belirtilmedikçe, Middle East Monitor’ün bu çalışması Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 Uluslararası Lisansı altında lisanslanmıştır. Görüntü(ler) bizim hakkımızı taşıyorsa, bu lisans onlar için de geçerlidir. Bu ne anlama gelir? Diğer izinler için lütfen bizimle iletişime geçin.
Bu sayfada bir hata mı gördünüz? Bilmemize izin ver
Bu site reCAPTCHA tarafından korunmaktadır ve Google Gizlilik Politikası ile Hizmet Şartları geçerlidir.